DAMALAYA DAMLAYA GÖL OLUR!..
Cahit Zirgüleli
Kalbi fesat okuyucu başlığa bakınca üç şey düşünecektir.
Evvelen, Cahit Zirgüleli, entel dantelim diyor ama işte çapı bu kadar. Ortaokul seviyesinde atasözü açıklayan kompozisyonları bize köşe yazısı olarak yutturmaya çalışıyor.
Saniyen, geçen hafta az biraz yağmur yağdı, şehrimiz Venedik’ten enstantaneler yaşadı, bilumum sosyal medya taifesi kartpostallık fotoğraflar paylaştı; Cahit Zirgüleli nam köşe leşkeri, kalemini kana bandı, pek muhterem şehreminimiz ve mesaidaşlarını beceriksizlikle itham etti. Bu başlık da kinayeli olarak ona gönderme yapıyor.
Salisen, her dakka bir kendi atadıkları tarafından darbeye maruz kalan, pek muhterem hükumetimiz bir tasarruf beyannamesi irad buyurdu. Bazı hınzırlar (!) durur mu, hemen bu mübarek eylemi “z kuşağı” ifadesi ile ti’ye aldı. Öyle ya tasarruf edince ne olur “Damlaya damlaya göl olur!..”
Bak yine gaza geldim. Arkadaş şu klavyenin başına geçince bilmem ki bana neler oluyor. Tam bir şey aklıma geliyor yazayım diyorum, bir bakıyorum “ben ne demişim tamburum ne çalmış!” Bu arada tırnak arasına aldığım söz büyük düşünür Mevlana hazretlerine ait. Şu yukarıdaki üsluba bakar mısınız, sanki Nuh nebiden kalma birine ait. Oysa bizim Elazığ’ımızda güzide bir gazetede köşe yazmak için asgari derecede Türkçe bilmeye bile gerek yok. Giriş, gelişme, sonuç? Iııh onlara da gerek yok!.. Neyse biz konumuza dönelim.
Başlığımız hükümetin tasarruf tedbirlerine yönelik. Geç kalmış bir adım ve ne kadarı uygulanacağı da aklımda tereddüt oluşturuyor.
Hepimizin devletteki savurganlıkla ilgili bir sürü anısı vardır. Mesela ben şu iki olaya tesadüf etmiştim. Şehrimizde yeni atanmış bir il müdürü kendisine makam otosu olarak ille de audi diye tutturmuştu. Ben araştırmacı gazeteci olarak sivisine bakmış, kendisinin aslında orta halli bir aileden geldiğini ve orta halli bir eğitim gördüğünü öğrenmiştim. Mübareği gören de Nişantaşı çocuğu olduğunu sanırdı. Ha bu arada audi de alındı, ne yazık ki bir müddet sonra kendisi de görevden alındı, şimdi ne yapar bilmem.
Bir diğeri daha ilginç. Tesadüfen şahit oldum buna da. Bu arkadaşın da kerameti kendinden menkul. Hani şöyle bir söz vardır: “Dil insanı vezir de eder, rezil de!..” (gerçekten de bu sefer yazım ortaokul kompozisyonlarına benzedi!..) Yalnız bu zat-ı muhterem dilini konuşmak, fikirlerini anlatmak için kullanmıyor!
Biliyorsunuz dondurma yalarken de dilimizi kullanırız!..
Neyse bu arkadaş da evine gidecek, devletin resmi arabasını çağırıyor. Görsen sanırsın araba olmadan şuradan şuraya adımını atmıyor. Ama sonra öğrendim ki başka bir ilde bir il müdürlüğüne atamışlar. Hah dedim tamam, böyle devleti koruyan, bilinçli insanlar bizi yönetmeli!..
Hülasa üslup yapayım derken yazı için bana ayrılan sürenin sonuna geldim. Yine Mevlana’dan bir söz yazalım (zaten yazı atasözü ve vecize açıklamasına döndü): “Söz fazla bezenince maksat unutulurmuş!..”
Sözü uzatmayayım tasarruf tedbirleri yerinde olmuştur, İnşallah uygulanır.