Cahit Zirgüleli

YENİ MÜFREDAT

Cahit Zirgüleli

Ciddi bir devlet olmanın temel şartı akşamdan sabaha değişmeyen kuralların olmasıdır. Ancak biz ne yazık ki uzun bir dönemdir akşamdan sabaha değişen politikaların, kararların, kanunların olduğu bir düzlemde yaşıyoruz. 

Misal maçın süresi doksan dakika değil mi? Hayır, bizde maç duruma göre seksen dakika olabileceği gibi yüz yirmi dakikaya da çıkabilir. 
İşin garibi toplumun kahir ekseriyeti maç seksen dakika olacak dendiğinde de maç yüz yirmi dakika oldu denildiğinde de bu kararı doğru bulup, kararı alanları alkışlayabiliyor; kahraman ilan edebiliyor. 

Görünen o ki halk olarak; tiktokır, youtubır kanaat önderlerinden beslene beslene her türlü manipülasyona, algı oyununa açık, zihnen iğdiş edilmiş durumdayız.  Yahu dün neden böyleydi, bugün noldu da böyle oldu, diye sormuyor, soramıyoruz. 

İşte tam da bu ortamda müfredat tartışması yapıyoruz. Evet, çağın ihtiyaçları değişti, dolayısıyla toplumu bir yerden alıp bir yere götürecek olan eğitim sisteminin de bu çağın gereklerine göre şekil alması, topluma öncülük etmesi gerekiyor. Değişim kaçınılmaz. 
Fakat biz tartışmayı hangi açıdan yapıyoruz, hiç dikkat ettiniz mi? Her şeyden önce şu saplamayı yapayım: Maşallah toplumumuzun her bir ferdinin tüm konularda olduğu gibi eğitim konusunda da şaşmaz fikirleri, söyleyecek bir sözü, yapılanlara bir eleştirisi var. 

Her zamanki gibi toplum hemen iki kampa bölündü. Bir taraf müfredatı ölümüne savunurken diğeri işi ideoloji minderine çekip buradan iktidardan nasıl puan alırımın derdinde. 

Bir taraf müfredatın çok ideolojik olduğundan, iktidar propagandası yapıldığından dem vurup bu açıdan kabul edilemez olduğunu iddia ediyor. İktidar ise bu müfredatın “Türkiye yüzyılı” mottosuna uygun olduğunu savunuyor. 

Az yukarıda demiştim maşallah toplumumuzun her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da şaşmaz doğruları ihtiva eden fikirleri var, diye. Eee ben Cahit Zirgüleli de bu toplumun mümtaz bir şahsiyeti olduğuma göre, benim de bu konuda bir fikrim olmalı değil mi ya? 
Benim naçizane görüşüm, yeni müfredatın içerikle ilgili sıkıntıları var ve bu sıkıntılar tabii ki tartışılabilir. Fakat yeni müfredat içerik sıkıntılarına rağmen eskiye oranla daha ileri bir adım. Bu açıdan müfredata sallayanlar haksız. 

Ama yeni müfredatın iktidarın propaganda aracı haline getirilmeye çalışıldığı da haklı bir eleştiri konusu. Çapsız bürokratlar vur deyince öldür anlıyorlar, o yüzden bu yapılanları anlatalım, millet bilsin arzusu kör parmağım gözüne abartısına kaçmış durumda. Oysa iktidarlar geçici, sistem kalıcıdır.  Sistemi bir iktidarın propagandası için kullandığınızda iktidar değişiminde sistemin de ya değişmesi ya da bu yeni iktidarın propaganda aracı olmasına sebep olacaktır.  

Ben bu kısır tartışmanın bize faydası olmadığını düşünüyor, bunun gerçek sorunu görmemizi engellediğini düşünüyorum. Bizim eğitim sistemimizin sorunu içerik değil, bizim eğitim sistemimizin asıl sorunu yönlendirme yapamıyor oluşu. 

Bütün öğrencilerimizi adeta aynı makinenin içine katıp hepsini bir kıyma haline getiriyoruz. Ve bunun da çağdaş bir anlayış olduğunu iddia ediyoruz. Batı ile aramızdaki en büyük fark bu. Batı’da daha ilkokul düzeyinde bireyler ilgi ve istidatlarına göre yönlendirilirken biz, “saldım çayıra Mevla’m kayıra” mantığıyla hepsini doktor yapmaya çalışıyoruz. Gençlerimizi eğitim sistemi eliyle mutsuz, başarısız, becerisiz yetişkinler haline getiriyoruz. Asıl sorun bu.

Bu sorunu görüp buna müdahale etmeden “Türkiye yüzyılı” ancak bir hayal olabilir!..

Yazarın Diğer Yazıları