EKONOMİDE KONUŞULMAYANLAR / CİNAYETİN YAŞANMADIĞI ÜLKELER
Hüsamettin Gül
Türkiye’de 2022 yılında (resmi açıklanan) ortalama yüzde 73,2 olan enflasyonla, halkın satın alma gücü düşmüştür. Enflasyon, mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması anlamına gelir. Bu da halkın aynı miktarda para ile daha az mal ve hizmet alabilmesi demektir. Enflasyonun yüksek olması, halkın reel gelirini ve yaşam standartını azaltır. Ayrıca enflasyon, tasarruf ve yatırım kararlarını da olumsuz etkiler. Enflasyonun yüksek olması, paranın değerinin düşmesine ve faiz oranlarının artmasına neden olur. Bu da tasarruf sahiplerinin ve yatırımcıların gelirlerini ve kazançlarını azaltır. Enflasyonun yüksek olması, aynı zamanda ülkenin dış rekabet gücünü de zayıflatır. Çünkü yüksek enflasyon, ülkenin ihracat fiyatlarını artırırken, ithalat fiyatlarını düşürür. Bu da dış ticaret açığının büyümesine ve cari açığın artmasına yol açar. Cari açık, ülkenin dış borçlanma ihtiyacını artırır ve döviz kuru üzerinde baskı yaratır. Döviz kurunun yükselmesi de enflasyonu daha da tetikler. Bu şekilde enflasyon, döviz kuru ve cari açık arasında kısır bir döngü oluşur.
Türkiye, 2022 yılında küresel enflasyonist baskılara karşı faiz artıran ülkelerden ayrışarak faiz indirme tercihi yaptı. Faiz indirimlerinin gerekçesi, büyüme ve dezenflasyon sağlamak olarak açıklandı. Ancak faiz indirimleri, enflasyonu düşürmek yerine artırdı algısı oluştu. İlginç olan faiz indirimleri, piyasalarda güven kaybına ve spekülatif ataklara neden oldu. Ekonomistler konuyu bu şekilde açıkladılar. Ülkemizde üretime yönelik ekonomik adımlar atılmayınca faizle ilgili sistem sahiplerinin oluşturduğu algı bu kabuller üzerine bina edildi. Kimse faizsiz bir düzeni konuşmadı. Faizi ekonominin olmazsa olmazı olarak lanse edildi. Türkiye’de faizsiz bir düzeni niçin konuşulmaz hep merak ederim. Mesela niçin Yunanistan’da faizler sıfır iken bizde %40-50 bandında diyerek gündem yapılmaz. Toplam gelirinin önemli bir kısmını faize kaptıran bir ülkede bu denli yüksek faiz oluşu aslında bütün ekonomiyi olumsuz yönde etkilediği bilindiği halde...
Gelelim şu çok tartışılan enerji meselesine. Türkiye, enerji ihtiyacının büyük bir kısmını ithalat yoluyla karşılıyor. Enerji ithalatı, ülkenin cari açığının ve dış borcunun önemli bir kaynağını oluşturuyor. 2022 yılında küresel ölçekte enerji krizinden bahsedildi, buda Türkiye’nin enerji maliyetlerini ve cari açığını artırdı. Enerji krizi, aynı zamanda üretim, tüketim ve enflasyon üzerinde olumsuz etkiler yarattı. Enerji ihtiyacı üretim maliyetlerini ve fiyatlarını yükseltti. Bu da üretim ve ihracatı azalttı. Enerji ihtiyacı, tüketim harcamalarını ve gelirleri düşürdü. Bu da talep ve büyümeyi yavaşlattı. Enerji talebi, enflasyonu da artırdı. Çünkü enerji fiyatları, diğer mal ve hizmetlerin fiyatlarını da etkiliyor. Enerji ihtiyacı, ayrıca döviz kuru üzerinde baskı yarattı. Çünkü enerji ithalatının finansmanını zorlaştırdı ve döviz talebini artırdı.
Bu saydığımız unsurlar Türkiye’nin ekonomik performansını ve halkın alım gücünü zayıflatmıştır. Bu unsurların çözümü için, enflasyonla mücadelede kararlı ve güvenilir bir politika izlenmesi, enerji verimliliği ve çeşitliliğinin artırılması, yapısal reformların hayata geçirilmesi ve kurumsal kalitenin iyileştirilmesi gerekmektedir
*****************
BU ÜLKELERDE CİNAYETLER NİÇİN AZ
Ufak bir araştırma yapınca karşımıza bu tablo çıktı. Yazacağım 3 ülkenin ortak özelliklerine dikkat çekmek istiyorum. Yorumu size bırakıyorum.
İzlanda, 100.000 kişi başına düşen 0.3 cinayet oranıyla, dünyanın en güvenli ülkesi olarak kabul edilmektedir. İzlanda’nın düşük suç oranlarının nedenleri arasında, yüksek refah seviyesi, eğitimli ve eşitlikçi bir toplum, güçlü aile bağları, etkili hukuk sistemi, silah sahipliğinin sınırlı olması ve polisin silahsız olması sayılabilir. İzlanda, aynı zamanda terör saldırılarına karşı da oldukça güvenli bir ülkedir
Birleşik Arap Emirlikleri, 100.000 kişi başına düşen 0.7 cinayet oranıyla, dünyanın en güvenli ikinci ülkesi olarak kabul edilmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri, istikrarlı bir siyasi ortama, etkili güvenlik önlemlerine ve ileri teknolojiye dayalı savunma sistemlerine sahiptir. Ülke, yerli halkına ve ziyaretçilerine yüksek düzeyde güvenlik sağlamaktadır. Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri, siber güvenlik konusunda da öncü bir rol üstlenmektedir. Bilgi teknolojilerindeki gelişmişlik, siber suçlarla mücadele için etkin bir altyapı sağlamaktadır
Katar, 100.000 kişi başına düşen 0.8 cinayet oranıyla, dünyanın en güvenli üçüncü ülkesi olarak kabul edilmektedir. Katar, zengin bir petrol ve doğalgaz kaynağına sahip olması, yüksek gelir seviyesi, düşük işsizlik oranı, iyi eğitim sistemi, modern altyapı, sağlam hukuk sistemi ve güçlü polis teşkilatı sayesinde suç oranlarını düşük tutmaktadır. Katar, ayrıca terörle mücadele konusunda da uluslararası işbirliği yapmaktadır.
Bu ülkelerin dışında, suç oranları en düşük olan diğer ülkeler şunlardır: Singapur, Finlandiya, Japonya, Norveç, Danimarka, Slovenya ve İsviçre