
SANAL DÜNYA ZİNDANI!
MEHMET YILMAZ
Geçmişte toplu tasima araçlarında yolculuk yapmak ne guzeldi. Öyle ki, gençler büyüklerine yer verme yarışına girerdi Büyüklere ve yaşlılara yer vermek kanıksanmış bir davranıştı. Yer vermemek ise alışılmadık bir davranıştı.
Günümüzde ise tam zıddına evrilmiş bir durum... Büyükler ayakta yolculuk yaparken, gençler kaptıkları yerlerde oturarak yolculuk yapmaktalar. Gençlerin başları öne eğik ellerinde telefon... Ayakta kim var kim yok umurlarında değil. Ellerindeki cep telefonunun bir kelepçe, ekranının ise kelepçe kilidi olduğundan habersizler.Pür dikkat sanal dünya/sosyal medya denizinde sörf yapmaktalar.
Özgür olduklarını sanıyorlar. Oysa kendilerini sanal dünya zindanina mahküm etiklerinin hiç de farkında değillerdir!
Sehir içi toplu tasima araçlarında çoğu kez gördüğümüz insan/lık adına acınası ve de şaşılası manzaralardan bir kesit…
Bir önceki durakta otobüse binip boş koltuklardan birine oturan ve ilk iş olarak cep telefonunun ekranından gözlerini ayırmayan 20'li yaşlarında bir genç gelinen sonraki durakta yeni binenler ile birlikte sıkışan yolcular… O kadar ki, Kutup Penguenleri ancak bu kadar sıkışırdı. "Yolcular lütfen arkaya doğru!" şeklinde bir bant kaydı anonsu… Ne yazık ki arka da dolu, adım atacak yer yok. Arada yaşlı bir amca. Alnında, barkoddaki çizik sayısından daha fazla çizik… (Alın çiziklerini okuyacak barkod okuyucu henüz icat edilmedi… Ama kim bilir her bir çizik, çekilen hangi çilenin mühürlenmiş dosyasıdır...) Ayakta durmakta zorlanan bu yaşlı amca ile oturan genç, göz göze geldiler... Yaşlı amca kafasında zamanı geriye sardı... Geçmişte büyüklere gösterilen saygı ve sevgiyi hatırladı! Ve “Nereden nereye" diye içinden mırıldandı…
Genç ise aklı hep cep telefonundaydı. Bir anlık da olsa anlamsız bir bakış attı... Sonra tekrar kaldığı yerden oyununa döndü! Öyle ki kalabalık içerisinde hiç kimse gence "Kalk/san oradan yerini bu yaşlı amcaya ver/sen?" diyemedi!.. Diyemedi/ler. Çünkü, gencin ne tepki vereceğini kestiremiyorlardı... Bu tatsız manzara karşısındaki şaşkınlıkları, yüz ifadelerine yansımıştı. Karanlığı delen Dolunay kadar aşikar. Değerlerin anlamına kayıtsızlık çağı bu olsa gerek. Neyse ki çok geçmeden yaşlı amcanın ineceği durağa varıldı... İnen yolcuların yardımıyla yaşlı amca da otobüsten indi. Otobüs yolculuğu o an için son bulmuştu. Ama ömür yolculuğu da kaçınılmaz sona doğru devam ediyordu. Yaşından dolayı sayısız deneyimler yüklüydü.. Otobüste yaşananlar da bir deneyimdi... Alnındaki çizikler yetmezmiş gibi, yeni bir çiziğin de temeli atılmış oldu… Yaşlı amca, güçlükle küçük adımlar atarak, evine doğru yürümeye çalışırken; şoför, otobüsü bir sonraki durağa doğru hareket ettirdi. Oturmakta olan genç, göz göze geldiği yaşlı gibi yaşlanacağını düşünmüyor... Fark etmiyor. Dahası hayal bile edemiyor artık... Cep telefonundaki ruhsuz ve duygusuz sanal dünyanın hayal kıran okyanusunda sörf yapıyor. Can yeleği olmadan rotasız yolculuğuna devam ediyordu.
Maalesef... Sonuçta SANAL DÜNYA ZİNDANI bir kişiye daha mekân oldu. Değerlere de mezar…