Metin Erol

GÜRSEL, SAVCI, ZİRAİ DON!

Metin Erol

Geçtiğimiz günlerde meclis kürsüsünden konuşma yapması beklenen Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, kendisine tanınan meclise hitap süresini bir eyleme dönüştürmeye çalıştı.
Erol, AK Parti sıralarının boş olmasını eleştirerek, ‘ 7 dakikalık süremi susarak kullanmak istiyorum.’ Dedi.
Yaklaşık 5 dakika boyunca çıt çıkarmadan kürsüde ayakta bekleyen Erol’un bu eylemi özellikle ulusal basında geniş yer buldu.
Kimi medya bu işi anlamsız bulurken CHP ye yakın yayın organları ise sebebini anlama gayretine gitti.
Valla ben eleştirenlerin içerisindeyim.
Çünkü devrin susma devri olmadığını hepimiz biliyoruz. 
Memlekette milyon tane problem varken, kendi belediye başkanların içerideyken, CHP li birçok belediyeye kayyım atanmışken, gençler tutuklanırken susmanın sırası mı be adam!
Hadi bunlar ulusa meseleler. Sen Elazığ’ı temsil eden bir siyasisin. Seçim bölgende sorunlar saymakla bitmiyorsa susmanın sırası mı be adam…
Zaten en iyi yaptığın şey konuşmakken, icraat noktasında son genel seçimden bu yana ortada yokken bari bu 7 dakikayı Elazığ için kullansaydın ya…
Vah benim garip, öksüz memleketim!
Biz ne ara bu kadar naçar kaldık?
Biz ne ara bu kadar sahipsiz olduk?
Şehrin her geçen gün Ortadoğu yansıttığı bir şehrin milletvekili olarak susmanın sırası mı?
İşsizimiz eve ekmek götüremiyor.
Yağan yağmurda şehir sular altında kalıyor.
Belediyenin borçları Allahuekber dağına çıkıyor.
Siyasiler çalışmıyor…
Ben susma hakkını kullanıyorum.
Susmanın sırası mı be adam?



Bugün bir haber okudum, internet medyacılığında adından hızlı bir şekilde bahsettiren bir sayfadan.
Haberin olsun Elazığ sayfası, Beşiktaş belediyesindeki yolsuzlukları soruşturan Savcılık  Elazığ Belediyesi’nin ihalelerini inceleme kararı aldığından bahsediyor.
Şayet doğruysa ve hakikaten siyasetin müdahale etmeyeceği bir inceleme olacaksa bu işin içinden çok şey çıkar.
Ve yine doğruysa keşke sadece bu konuyu değil, doğrudan temin yöntemiyle verilen işleri de incelesinler.
Kime ne şekilde iş verilmiş bir bakılsın. 
Bakılsın ki ahbap çavuş ilişkisi ortaya çıksın…



Elazığ, verimli toprakları ve iklim avantajıyla tarımın can damarlarından biri. Nisan ayında yaşanan ani sıcaklık düşüşleri, meyve ağaçlarının çiçeklerini ve yeni sürgünlerini vurmuş, üzüm bağlarından kayısı bahçelerine kadar geniş bir alanda büyük zararlar doğurdu
Zirai don, sadece ürün kaybı anlamına gelmiyor; çiftçinin umutlarının, emeğinin, yıl boyunca yaptığı masrafın da yerle bir olması demek. Elazığ’da birçok üretici, özellikle Pertek, Baskil ve Palu çevresindeki meyve üreticileri bu yıl büyük kayıplarla karşı karşıya. Ürün alamayan çiftçi borcunu ödeyemeyecek, borcunu ödeyemeyen çiftçi toprağını bırakmak zorunda kalacak. Bu zincirleme etki, sadece kırsalı değil, şehir ekonomisini de vuracak.

Siyasiler Bu Tabloya Seyirci Kalamaz

Bu noktada siyasilerin sorumluluğu hayati önem taşımaktadır. Elazığ'ın temsilcileri, bu afeti sadece “geçmiş olsun” cümleleriyle geçiştiremez. 
 

İşte yapılması gerekenler:

1. Acil Zarar Tespiti ve Destek: Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün hızlıca sahaya inip, zarar gören alanları tespit etmesi gerekiyor. Ancak bu tespitler sadece kâğıt üzerinde kalmamalı, zarar gören üreticilere acilen hibe desteği ve sıfır faizli kredi imkanı sunulmalı.


2. Sigorta Bilinci ve Devlet Katkısı: Çiftçilerimizin Tarım Sigortaları Havuzu’na (TARSİM) erişimi kolaylaştırılmalı, primlerin önemli bir kısmı devlet tarafından karşılanmalı. Aksi takdirde üretici, sigorta yaptıramayacak ve her don olayında bir kez daha yıkıma uğrayacak.


3. Erken Uyarı Sistemleri ve Eğitim: Meteorolojik erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı ve çiftçiye bu konularda düzenli eğitimler verilmelidir. Don riski olan dönemlerde destek ekipmanları (ısıtıcılar, dumanlama sistemleri) için yerel yönetimlerin maddi ve lojistik destek sağlaması şarttır.


4. Mecliste Güçlü Temsil: Elazığ milletvekilleri, bu tür doğal afetlerin tarıma etkisini TBMM gündemine taşımalı, sadece afet sonrası değil, önleyici politikalar için bütçe taleplerinde bulunmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları