Metin Erol

LAL OLAYIM BU ŞEHRİ SEVİYORUM

Metin Erol

Köylerde yapılması planlanan konutların ihalesinin kırımsız şekilde bazı firmalara verilmesi tepkiye yol açmıştı. 

Konuyu gündeme taşıyan Haberkent gazetesini tebrik etmek gerekiyor. 

Devleti milyonlarca zarara uğramaktan kurtardı, hak kaybını önledi, yetimin parasının çarçur edilmesinin önüne geçti.

Peki ya bu konu ısrarla gündemde tutulmasaydı?

Sessiz sedasız ihale yapılmış, paralar birilerine eft edilmişti bile.

Yazık değil mi?

Valilik, haber sonrası kamuoyu bilgilendirmesi yayınlıyor ve ihalenin mevzuata uygun yapıldığından dem vuruyor.

Diyor ki; ihale deprem mevzuatının bilmem neyinin neyine istinaden yapıldı.

Sonra yeni bir haber yayınlandı; ihale iptal edildi!

Madem mevzuata uygundu niye iptal edildi? Madem devlet zarara uğratılmıştı, neden baştan iptal edilmedi?

‘Neyse’ deyip kolayına kaçacak, hep yaptığımız gibi olayı Allah’a eft değil havale edeceğim.

Ama bunları yazarken başka sorular geliyor aklıma.

Van depremi, Elazığ depremi, 11 ili etkileyen asrın felaketi, Karadeniz’ de yaşanan taşkınlar sonrası yapılan çalışmalar…

Şu ana kadar fark etmediğimiz kaç ihale bu şekilde adrese teslim edildi merak ediyorum!

Binlerce konut, on binlerce daire… 

Tahminim odur ki bu köy konutları devede kulak bile değil, kıl sadece. 

Sadece afet üzerinden yürümemek de lazım.

Yap işlet devret modeliyle yapılan yollardan tutun da, köprü, otoyol ihalelerine kadar kim bilir kaç yüz milyar liralarımız birilerinin mabatlarından çıkarak katı atık tesislerinde işleme alınmıştır bile.

Bundan sonrasına dikkat edelim diyeceğim de olmayacak, onu da biliyorum.

Zira hırsız içerde olunca kapı kilit tutmuyor ki işte; ama duyarlı birileri kaldıysa bari diyorum sadece.

Bir umut benimkisi.

???????????????????

Bazen diyorum kendi kendime, bir kurtlar vadisi repliği; bu şehir girdap be gülüm…

İçine almaya başladı mı, dönderip duruyor, bir daire şeklinde hızlıca.

Yüzme bilsen de nafile.

Çıkamıyorsun o çekim merkezinin içinden.

Çırpındıkça duruyor, durdukça daha hızlı dönüyorsun içinde.

Sonra yavaş yavaş dibe çekiyor insanı…

Girdabına rağmen seviyorum ama yorulduğumu hissediyorum.

Zengin değilim ki adına ‘tükenmişlik sendromu’ diyeyim.

Benimkisi biraz yılgınlık.

Amaçlarım ve hayallerim gerçekle örtüşmüyor sanki.

Herkesin çok mutlu olduğu bir şehir hayal ediyor, bu hayalle çay koymak istiyorum ama sular kesik.

Dışarı çıkıyorum hava çok güzel diye, kaldırım taşının altına gizlenmiş çamur üstüme sıçrıyor.

Arabayla gezeyim diyorum, yollar bozuk.

Bunlar elbette bir şehri kötülemek için yeterli argümanlar değil ki, lal olayım kötülemiyorum da!

Elazığ’ı her şeye rağmen gönülden seviyorum.

Hoşlanmadığım şey, gündemlerimiz örtüşmüyor bu şehirle.

Ben yolsuzluk var dedikçe, ‘Elazığspor ligde yükselecek’ diyorlar.

Ben, siyasiler çalışmıyor dedikçe, ‘taraftara otobüs verdiler’ diyorlar

Ben, şehir gelişmiyor anlatmaya çalıştıkça, ‘süperlig bizi kalkındır’ diyorlar…

Bize hep sanal gündem oluşturup gerçekten uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

Bunları yapan kim?

Sosyal faşistler!

O zaman içinde Eski TÜGVA Başkanı, Şahin Begin küçük gardaşı, mütedeyyin bir ailenin mensubu (!) Mustafa Şerifoğulları’nın da katıldığı kutlama programına da değinmeli kısaca.

Sadece o mu?

Ne kadar vakit namazını camide ede eden kerli ferli tanıdık varsa birçoğu oradaydı.

Çok güzel eğlendiler Allah için.

Eğlencenin hakkını verdiler.

Hem de Gazze’nin yoğun bombardıman altında kaldığı bir zaman diliminde.

Refah’ta çocukların üzerine ölüm yağdığı bir anda.

Bizler borç batağında kıvranırken onlar dansözlü alkollü mekânlarda şişeden cin çıkardılar. 

O zaman bir şarkıyla veda edelim yazımıza.

Bu parça onlara gelsin.

Fatih Ürek’ten dinliyoruz.

Sever bu isimler Ürek’i

Haydi lililililililili yar

Haydi lililililililili yar

Haydi lililililililili yar

Haydi lililililililili yar

Yüzüm güldü sayende

İçim huzurla doldu

Kaderimde yazan aşk

Sonunda beni buldu

Hoşgeldin yar yüreğime

Boşver be

Elalem ne derse desin

Hadi hadi hadi hadi hadeee

Yazarın Diğer Yazıları