ŞİMDİ BUNU MU KONUŞACAĞIZ?

Bazen düşünüyorum da ben siyasette girsem ve ya üst düzey bürokraside olsam ilk işim ne olurdu!

Şaka be; henüz siyasetle ilgili bir niyetim yok ama düşünce sadece.

Galiba ilk önceliğim, şehrin sorunlarını kaybolmayacak büyüklükte ve kalitede bir kâğıda bastırıp duvara asmak olurdu.

O kadar çok sorun var ki, ancak sığar zannıyla düşünüyorum.

Hoş duvara asmasam da sorunlarımız öyle kaybolacak ölçülerde değil.

Öncelik sırası değişkenlik gösterebilir, ama sorunların sıralı tam listesi olurdu bende.

Yazardım böyle;

Uluova - Kuzova sulama problemi!

İşsizlik!

Çarpık kentleşme!

Gelişememe!

Geçim sıkıntıları!

Gençlerin sosyalleşeceği ve spor yapacağı alan azlığı!

Yaşlılara yönelik faaliyetlerin yetersizliği!

Tutkum Boğuşmak’ın  Elazığ ile ilgili sözleri…

Evet Tutkum Boğuşmak’ın sözleri.

Sorun değil mi sizce?

Sorunlarımız içerisine en son yazdığım yeni eklendi.

Adam Elazığ’ın yarımada mı tam ada mı olup olmadığını bilmiyor. 

Cehalete bak!

Bir de bu komedyen, diyor ki Elazığlılar çok egolu.

Ayıp ayıp!

Bizim neremiz egolu?

Neyse standup gösterisi esnasında programa katılan bir seyirciyle yapılan bir konuşma, tepkiye neden oldu.

Sonra da bir vaveyla koptu, tan yerinden.

Şehrin sessizliğini ok gibi delercesine.

Bir de bakıyoruz, susuzluğu, işsizliği ve daha nice  orunu görmeyen  güruh, başlıyor gür naralarla şeytan taşlamaya.

Vurun kahpeye!

La adam ne dedi.

Buradan mı yürüyerek siyaset yapacaksınız?

Sizin işiniz tam olarak bu mu?

Mevlana’dan sözler söyleyenlerden tutun da, tiz vurun kellesini diyenlere kadar.

Lan, bir dakika!

Sizin işiniz tam olarak bu değil ki.

İşiniz halkın refah seviyesini arttırıp, şehrin tanıtımını en iyi şekilde yapmak.

Kendi eksikliğinizi konu çarpıttırarak saklayamazsınız.

Sonra standuptan siyaset umarsınız.