UZUN ZAMAN SONRA YENİDEN MERHABA!
Metin Erol
Biraz iş yoğunluğu, biraz tekrara düşme endişesiyle yazılarıma ara vermiştim.
Bu süre zarfında; dünyamızda, ülkemizde ve ilimizde hatırı sayılır meseleler oldu.
Dünya gündemini, elinde vileda saplarıyla tv tv dolaşan emekli generaller ve kendine ‘uzman’ dedirten tekaüt amcalar yorumlarken, ülkemizde meydana gelenleri hala Rasim Ozan, Nagehan ve Cem Küçük’ten dinlemeye devam ediyoruz.
Bence faideli bilgiler de veriyıorlar(!)
Bize de yerelde Donkişot lük yapmak kalsa da, artık yel değirmenlerine karşı mücadele etmek istemediğimi hissediyorum.
Karşımızda hissiz duvarlar, donuk bakışlar.
Söylediğimiz sözler sanki uzayda bile yer işgal etmiyormuş gibi.
Duymuyorlar!
Gerçi hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz.
Hal böyle olunca hangi konuyu değerlendirmek gerekiyor ki?
Ya da söylediğimiz hangi söz yetkililerin dikkatini çeker ki?
Yanlış hatırlamıyorsam, son yazımdan bir önceki köşemde, Elazığ Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün adrese teslim Metin Bulut’un şirketine verilen tamamen keyfe keder ihaleden bahsetmiştim.
Baş aktörlerin Abdussamet Bulut ve Kapıkulu Suat Toksun’un yer aldığı ihale sürecinden.
İsim isim anlatmış, ihale sürecinden bahsetmiştim.
Sonra İl Gençlik Spora yakın kaynaklardan aldığım bilgiye göre, bazı yetkililer ihalenin şartnameye uygun yapıldığı; herhangi bir kanunsuzluğun, usulsüzlüğün, şerefsizliğin yapılmadığı belirtilmiş.
Yani milyonluk tekneler, paraşütler, su altı malzemeleri usule uygun verilmiş.
Devletten daha iyi bilecek değilim ya!
Öyle diyorlarsa öyledir!
Sustum!
Duymuyorlar!
Ya da; tarım arazilerine yapılan villa görünümlü, tamamen rant kokan işgalden.
Yan yana, yellensen komşunun uyanacağı, biçimsiz, estetikten yoksun, ucube, betona dayalı çarpık yapılardan.
Sorsan muhatabına, şayet onun öncesinde babası, dedesi cevap vermezse :‘bu sanat eseri!’ der.
Devamında ehe ehe…
Gel beriye yapılan alt ve üst yapıyı değerlendir.
Bu böyle olmamalıydı desen de ne fayda.
Çektiğin çile, çamur, milli servetin havalara uçması….
Sağırı sevmişler, demiş bu ses nereden geliyor.
Duymuyorlar!
Sustum!
İmarda ki eksiklik!
STK ların durumu.
Milletvekilerinin yetersizlikleri….
Daha sayalım mı?
2024’ün değindiğimiz konuları bunlardı; ama söylediğimizle kaldık.
Sustuk!
Gerek yok!