Türkiye Yüzyılı -Kimlik-
Prof. Dr. Ömer Atalar
Cumhurbaşkanımız önümüzdeki yüzyıl için çok önemli bir hedef belirledi ve Türkiye Yüzyılı adıyla, esasen yeni bir ufuk çizgisi oluşturdu. Bu önemli tabii... Fakat hangi noktalarda, ne şekilde projelendirileceği en önemlisi Türkiye Yüzyılı’nın hangi temel direkler ve taşıyıcı sütunlar üzerine yerleştirileceği daha da önemli. Oluşturulan kabine somut planda yeterli gibi görünüyor.
Ancak bendenizin sarfı nazar etmenizi istediğim tarafı soyut planı. Bazılarına bu sözlerim biraz duygusal ve romantik gelse de hakikatte maddenin manadan ayrıldığı bir dünya düşünülemez. Sadece madde planına yatırım yapıp ayakta kalan tek bir medeniyet yoktur. Bu sebeple yeni ve güçlü bir Türkiye inşası için milli kültürümüzü, medeniyetimizi ihya edecek bir ekibe ve projelere acilen ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu projelerin ilki de KİMLİK olmalı bence.
Bireyler gibi ülkelerin de bir kimliğinin olması zaruridir. Nasıl bir kimlik?
Milli ve yerli bir kimlik!!!
Kimliğimiz yok mu peki?
Büyük ve güçlü bir ülke olmak istiyorsanız, tam bağımsızlık söylemleriniz ve idealleriniz varsa, size reva görülen değil, sizin kendi değerlerinizle yazdığınız bir kimliğiniz olmalıdır.
Devletimizin temel yapı taşı ve ana taşıyıcı sütunu bu Milli Kimlik olacaktır.
Devlet ve milletimizde bir kimlik arayışı olduğu ve hala ciddi bir savrulma yaşandığı konusunda birçok kesim hemfikir iken herhalde bu sözlerimiz yabana atılıp fazlaca duygusal bulunmaz.
Yeni ve güçlü Türkiye Devleti hangi şahsiyet kodlarına sahip olacak, Kızıl Elması ne veya neler olacak bu çok önemli!
Geçmişini inkâr ve tahkir sürecek mi ? Yahut tartışmaya kapalı kutsiyet atfedilen önceki devlet adamları, yaptıkları icraatları ve devrimleri yine layusel mi kalacak göreceğiz.
Her yönüyle her kesimle adil bir yüzleşme ve helalleşme olmadan, her kesimin kabul edeceği bir kimlik oluşturmak zor gibi geliyor.
Bu işi çok ciddi dert etmek lazım. Gençlerimizin kimlik arayışı, bir batıya bir doğuya savrulması önlenmeli artık. Hani tam da buraya yakışacağını düşündüğüm bir söz var “ batıya giden bir gemide, doğuya koşan insanlar “ gibiyiz. Gençlerin severek, aşkla, iftiharla sahip olacakları bir kimliğe kavuşmaları sağlanmalı. Ve onlara mutlaka bu kimlikle birlikte bir dava ve ideal şuuru kazandırılmalı!
Bunun için en başta çok iyi bir ekibe ihtiyaç olacak kanaatindeyim. Üstad Nurettin Topçu’nun “Yarınki Türkiye” kitabında dediği gibi:
“Yarınki Türkiye'nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp, yaşatma aşkına gönül veren sabırlı ve azimli lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan ruh cephesinin maden işçileri olacaktır.”
İşte Türkiye Yüzyılı madde ve manayı cem eden böyle fikir ve aksiyon işçilerinin omuzlarında inşa edilecektir diye düşünüyorum.
Mevzu derin... Konuyu detaylarıyla açmak lazım. Bunu girizgâh kabul edin...
Önümüzdeki hafta kerem kılar ise Yaradan, üstadın bu sözünün ne kadar derin manalar ile bizde neleri neşet ettirdiğini paylaşmak muradındayım.
Türkiye Yüzyılı ile ilgili yazılarımız, eğitimden sanata, musikiden coğrafyanın önemine kadar “okuyabildiğimizce” devam edecek inşallah.
Baki Selam ve daim muhabbetlerimle.