Tatlı Tatlı Yemenin Acı Acı Geğirmesi Olur
Veysi Ergün
İbn-i haldun ne büyük adammış!
Coğrafya kaderdir demiş ya!
Hakikaten bugün yaşadıklarımıza bakınca İBN-İ HALDUN’ UN ne kadar büyük bir ALİM olduğunu çok daha iyi anlıyoruz. Bazı coğrafyalarda yaşayan insanlar huzur, barış ve refah içerisinde yaşarken, bazı coğrafyalarda yaşayanlar ise savaş, huzursuzluk ve yokluk içerisinde yaşıyor.
Coğrafyamızda siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik anlamda çözülme ve gerileme neredeyse 3 asrı aştı. Siz bakmayın sonradan kahramanlık türkülerinin yazıldığına. Bu coğrafyada 3 asırdır istikrarlı bir başarısızlık ve mutsuz koca bir halk var.
Ne yazık ki hiç bir padişah ya da iktidar bu kötü gidişatı durduramadı ya da durdurmak istemedi. Yönetmek isteyenler, yönetme makamına gelmeden önce mevcut yönetimi başarısızlıkla suçlaya suçlaya geldi ve daima önceki yönetimden çok daha kötü bir performans sergiledi. Neticede, ülke ya geriledi ya da yerinde saydı durdu. Dolayısıyla eller aya giderken biz hep kaldık yaya..
Elbette bunun coğrafyayla ilişkisi kadar daha fazla toplumun karakteriyle ilişkisi vardır. Ne yazık ki herkesin kendini dünyanın iyisi/incisi saydığı toplumda insan kalitesi yerlerde sürünüyor. Neticede vasıfsız, kalitesiz ve niteliksiz bir toplum kendi kaderini tayin ediyor.
Toplamda erdemden ve ahlaktan uzaklaşmış bir toplumdan doğru bir hamle beklenemez. O yüzden dejenere olmuş ve yerlerde sürünen bir toplum, bireysel menfaatleri önceleyerek iktidar seçiyor. Bireysel menfaat ilişkilerini bayraklaştıran siyasetin liyakate önem vermesi zaten düşünülemez. Liyakate ve niteliğe bakmayan bir iktidarın başarılı olması da elbette düşünülemez.
2002’li yılların başında tamamen dibe vuran ülke, büyük umutlarla siyasette yeni olduğunu düşündüğü bir iradeyi iktidar yaptı. İlk 10 yıl dost düşman herkes takdir etti. İktidar, sonraki yıllarda yavaş yavaş eski anlayışa ve sisteme dönüş yaptı. Ne mi oldu? % 99'lık kesim canhıraş bir şekilde çalıştı, % 1'lik kesim ise akıllara zarar bir şekilde malı götürdü. İktidar sihirbazlarda bile olmayan bir yetenekle kitleleri büyüledi. Birkaç katına mal olan yollar, köprüler, hastaneler ve havaalanları yaptı.
Hizmete zaten aç olan toplum da takdir etti. Sonradan faizler geriletildi, kredilerle konutlar ve arabalar satıldı. Halk, aslında sanal olan bir refah yaşamaya başladı. VE NE YAZIK Kİ RÜYA BİTTİ VE GEMİ KARAYA OTURMAYA BAŞLADI.
AKLI VE VİCDANI OLAN HERKES UYARDI. Görüntüde gelişmiş kıtaları ve ülkeleri kıskandıran anlayış sonunda neden bu duruma geldi!
Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse son düğmenin de yanlış iliklenmesi ve gömleğin çirkin durması kaçınılmazdır. Coğrafyamızın kaderidir. Ahlaklı, ilkeli, helal ve meşru yollarla zengin olmak hiç de kolay değildir.
Kısa yoldan köşe dönmenin tek yolu siyasettir. Siyasetin atına binenler kısa yoldan yaka yaka bile bitiremeyecekleri paraları usulüne uygun kazanınca halk doğal olarak fakirleşir. Önündeki 20 yılı ev ve araba borçlarını ödemeyi mutluluk orgazmının Nirvana’sı sayan bir toplum elbette çıkmaz sokakta nereye gideceğini ve ne yapacağını şaşıracaktı!
İktidar hep umut pompaladı. Köklü reformlar vadetti. Ama köklü hiçbir şey yapmadı. Sadece mış gibi yaptı ve durdu. Gelinen son süreçte hiçbir kronik sorunu çözülmemiş bir ülke, yoksulluğu artmış, yardıma muhtaç edilmişler ordusu ile yeniden iktidar olan bir parti var önümüzde. Daha kötüsü alternatif de yok.
Yandaşa baksanız her şey süper ötesi. Muhalife baksanız ülke batmış ve bitmiş. Bunun ortası da maalesef yok. İktidar son bir hamleyle pişmanlık emareleri göstererek kötü sayılmayacak bir kabine kurdu.
Vatandaş bu kabineden özelliklede “Şimşek’ten” şapkadan tavşan çıkarmasını beklerken “Şimşek” CHP’nin oklarını geride bırakacak kazıklarla topuma dönüş yaptı. işte 20 yıl boyunca tatlı tatlı yemenin acı acı ğeğirme hikayesi..
Şimdi kaldı dillerde İHA - SİHA ve TOGG şarkısı...